KURAN AHLAKINA GÖRE MÜMİNİN 24 SAATİ

Müminler Allah'ın Kuran'da bildirdiği güzel ahlakı, günlerinin 24 saati boyunca en mükemmel şekilde yaşamayı kendilerine ilke edinir; koşullar ve ortam ne olursa olsun güzel ahlak göstermekten kesinlikle taviz vermezler. Onların ahlakı değişken değildir; her zaman Allah'ın öğütleri ve emirleri doğrıltusundadır. Rabbimizin Kuran'da "Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin"(Kalem Suresi) şeklinde övdüğü Hz. Muhammed (sav)'i kendilerine örnek alırlar. Dünyada hüsrandan, ahirette ise sonsuz azaptan kurtulmanın tek bir yolu vardır: Kuran ahlakını yaşamak...Çünkü Allah insanlara"asıl şan şereflerini" bu ahlak ile kazandırır. İnsanları içine hapsoldukları cahillikten, ilkel mantık örgülerinden, sıkıntılı ortamlardan, olumsuz karakter özellikleriden, asılsız korkulardan, sapkın inançlardan ve tüm bunların sebep olacağı cehennem azabından kurtarır. Bunların yerine temiz bir akıl, güzel bir ahlak, cennet benzeri huzur dolu ortamlarve en önemlisi de sonsuz nimetlerle dolu sonsuz bir cennet hayatı kazandırır.

İslam'ın Dünya Hakimiyetinde Müslümanların Temiz ve Bakımlı Olması Önemli Yer Tutacaktır.

Müminler Birbirine İltifat Eder ve Sevgiyle Bakar.

Müslümanda Şüpheci Karakter Olmaz, Allah'a Tam Bir Güvenle Tevekkül Eder.

6 Nisan 2010 Salı

Müminlerin Alçakgönüllü ve Tevazulu Ahlakı

Müminlerin Alçakgönüllü ve Tevazulu AhlakıMüminlerin tüm tavır ve konuşmalarına alçakgönüllü
bir ahlak hakimdir. Kuran'da müminlerin bu ahlakı
"O Rahman (olan Allah)ın kulları, yeryüzü 
üzerinde alçakgönüllü olarak yürürler ve 
cahiller kendileriyle muhatap oldukları 
zaman 'Selam' derler." (Furkan Suresi, 63)
ayetiyle haber verilmiştir. İman sahibi insanlar
pek çok güzel özelliğe sahip olsalar da, tüm
bunların Allah (cc)'ın kendilerine bir lütfu
olduğunu ve dilediğinde geri alabileceğini bilmenin
tevazusu içerisindedirler.

Rabbimiz bu konuyu müminlere "Yeryüzünde böbürlenerek 
yürüme; çünkü sen ne yeri yarabilirsin, ne dağlara boyca 
ulaşabilirsin." (İsra Suresi, 37) sözleriyle haber vermektedir.
Gerçekten de insan Allah (cc)'ın sonsuz gücü yanında çok
büyük bir acizlik içindedir. Allah (cc)'ın ilmi herşeyi kaplamıştır;
herşeyin Yaratıcısı ve sahibi O'dur. Bu nedenle müminler, sahibi
olmadıkları bir şeyin kibirine kapılmanın insanı Allah (cc)
Katında ve ahiret gününde ne kadar küçük düşürebileceğini
bilerek hareket ederler. En mükemmel oldukları konularda
bile kendi nefislerini kınayarak, eksikliklerini görerek ve
acizliklerini bilerek hareket ederler.

Müslümanlar, karşılarındaki insanlar kendilerinin sahip
oldukları özelliklerden yoksun olsalar da, hiçbir zaman
onlara karşı kibirli ve böbürlenen bir tavır içerisine girmezler.
Çünkü Allah (cc), "İnsanlara yanağını çevirip (büyüklenme)
ve böbürlenmiş olarak yeryüzünde yürüme. Çünkü Allah,
büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez." (Lokman Suresi, 18)
ayetiyle böbürlenen kimseleri sevmediğini bildirmektedir.

Bir konudan bahsederken de kendilerini müstağni görerek yani
konunun dışında tutarak konuşmazlar. "Hayır; gerçekten
insan, azar. Kendini müstağni gördüğünden."
(Alak Suresi, 6-7) ayetleriyle hatırlatıldığı gibi, insanın
kendini beğenip kibirlenmesi durumunda, iyi olan
özelliklerini de kaybedebileceğini ve büyük hatalara
düşebileceğini bilerek hareket ederler. İyi bildikleri bir konuyu
dile getirirken kibirlenip kendilerini ön plana çıkarmaya
çalışmazlar. Aksine mutlaka nutku verip konuşturanın, herşeyin
bilgisini en iyi bilenin yalnızca Rabbimiz olduğunun şuurunda
bir üslup kullanırlar.

Allah (cc) bir ayetinde, "Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir 
şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, yakın akrabaya, 
yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya,
yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin malik 
olduklarına güzellikle davranın. Çünkü, Allah, her büyüklük
taslayıp böbürleneni sevmez." (Nisa Suresi, 36) hükmüyle insanlara
karşı böbürlenmemeyi ve güzellikle davranmayı hatırlatmıştır. Allah (cc),
anne babaya, yakın akrabaya, yakın ya da uzak komşuya, yetime,
yoksula, ihtiyaç içinde olana tevazu göstermeyi emretmiştir. Yoksa
insanın kendince makul gördüğü kimselere alçakgönüllü, küçümsediği
insanlara karşı da kibirli bir tavır göstermesi de Kuran ahlakına uygun
değildir. İnsan bu ahlakı hayatının her anında göstermekle yükümlüdür.
Mümin "nasıl olsa karşı taraf da kibirli" diyerek enaniyetli bir insana karşı böbürlenen bir tavır göstermenin de doğru olmadığını bilir. Müslüman
ahlakı, her an her yerde söylenen her söze, gösterilen her tavra Allah
(cc)'ın şahit olduğunu bilerek hareket etmeyi ve Allah (cc)’ın razı
olacağı ahlakı göstermeyi gerektirir.